6 Ocak 2011 Perşembe

PİLATESİ KİM BULDU,PİLATESİN YARATICISI

PİLATESİN YARATICISI
“Ben bu egzersizleri yapmaya başladıktan sonra hiç rahatsızlanmadım, bu yüzden herkes, bütün şehirler ve bütün ülkeler haklı olduğumu bilmeli ve tasarladığım egzersizleri yapmalılar. Böylece çok daha mutlu olduklarını görecekler.”
Joseph Pilates 1965 yılında bu sözleri söylediğinde, henüz kendi adını verdiği spor akımı bu kadar yaygın bir hal almamıştı. Fakat günümüzde, son birkaç yıldır da ülkemizde, Pilates en fazla tercih edilen egzersiz sistemi oldu. Pilates ilk bakışta, spordan çok büyükler için düşünülmüş yeni bir eğlence anlayışına benziyor. Ama elbette işin aslı o kadar basit değil. Her şeyden önce bu egzersiz sistemi 500’e yakın farklı metottan oluşuyor. Asıl önemli yanı ise Pilates’in bilimsel temellere dayanan bir sistem olması. Joseph Pilates, geliştirdiği metotların tümüne ‘Contrology’ adını veriyor. Yani her şey, bedenle zihnin tam uyumuna ve vücudu kontrole dayanıyor. Böylece ortaya fiziksel bir zindelik değil, aynı zamanda konsantrasyonu yüksek ve dinlenmiş bir zihin çıkıyor.
Pilates’in yaratıcısı Joseph Pilates Joseph Pilates’in yaşamına şöyle bir bakmak, bu egzersiz sisteminin ne kadar faydalı olduğunu anlamak için yeterli. Yunan asıllı bir Alman olan Joseph Pilates, 1880 yılında Almanya’da dünyaya geliyor. Çocukluğu astım ve romatizma gibi rahatsızlıklar yüzünden hayli sorunlu geçiyor. Ancak o, sahip olduğu çelimsiz vücudu çok küçük yaşlardan itibaren, kayak, jimnastik gibi sporlarla geliştiriyor. Kariyerinde sirk cambazlığı, boksörlere ve dedektiflere kendini koruma yöntemleri öğretmek gibi ilginç uğraşlar da var. Birinci Dünya Savaşı patladığında ülkesi tarafından Lancaster bölgesindeki kampa yönlendiriliyor. Burada hasta bakıcılık yapıyor ve ‘Pilates Egzersiz Sistemi’ni oluşturmaya başlıyor. Burada geçirdiği döneme dair en ilginç anekdot ise yüzlerce kişinin öldüğü büyük grip salgınından, kampta kalan insanların etkilenmemiş olması.
Joseph Pilates, kampta geçirdiği süre boyunca egzersiz metotlarını geliştiriyor, sistemin tanınır hale gelmesinden ve savaşın bitmesinden sonra polislere bu konuda ders vermeye başlıyor. 1926 yılında New York’a göç ediyor ve Pilates sistemi özellikle dansçılarla sporcular arasında yaygınlaşıyor.
Joseph Pilates, tasarladığı sistemden söz ederken büyük bir inançla şunları söylemiştir: “Sadece üç derste kendinizi farklı hissedecek, on derste farklı görünecek ve yirmi dersten sonra tamamen farklı bir vücuda sahip olacaksınız!” Pilates’in vücudu böylesine etkiliyor olmasının ve diğer ‘form koruma’ yöntemlerinin önüne geçmesinin nedeni, eklem ve kemikleri hayat boyu korumak için kasları güçlendiren, esneten ve özellikle iç karın ve bel kaslarını kuvvetlendiren bir sistem olması. Böylelikle vücut sadece form kazanmıyor, aynı zamanda doğru bir duruşa sahip oluyor. Güçlenen karın kasları vücudu adeta bir korse gibi sardığından, 2-3 cm. kadar boy uzaması da sağlanıyor. Böylece vücudun bele uyguladığı yük azalıyor ve kaslarla birlikte iskelet sistemi de kuvvetlenmiş oluyor.
Pilates’in altın kuralları
Joseph Pilates, 500 kadar metot tasarladı ve bu metotlar, günümüzde değişik eğitmenler tarafından geliştirilerek uygulanıyor. Ancak tercih edilen metot ne olursa olsun, Pilates altı temel prensipten oluşuyor.
Kontrol: Pilates metodunda kontrol çok önemli. Bunun için de zihnin ve bedenin uyum içinde çalışması ve doğru nefes alıp vermenin sağlanması gerekiyor.
Konsantrasyon: Pilates yaparken hareketlere yoğunlaşmak, bedenin uyum içinde nasıl çalıştığına ve hangi kasların kullanılıp, hangilerinin kullanılmadığına dikkat etmek gerekiyor.
Merkez: Doğu sanatlarının tümünde olduğu gibi, Pilateste de, vücudun merkezi bel ve kalça çevresi olarak düşünülmüş. Bu alan, iç organları ve omurgayı yerinde tutan kas sistemini içeriyor. Merkez prensibi, vücudun üst kısmının sabitlenmesi ve esneme, uzanma gibi hareketlerle bel ve karın çevresinin çalıştırılması anlamına geliyor.
Akıcı Hareket: İşte Pilates’in en önemli prensibi... Bu egzersiz sisteminde hiçbir şey acele edilerek yapılmamalı... Hatta Joseph Pilates bu konuda, ‘kedi gibi’ benzetmesini kullanıyor. Aynı bir kedinin hareketleri gibi, yavaşça ama tam bir kas kontrolüyle, egzersizler arka arkaya ve akıcı bir şekilde uygulanmalı.
Kesinlik: Bu egzersiz sisteminde hiçbir şey belirsiz ya da kişinin inisiyatifi dahilinde değildir. Hareketlerin hepsi kendi içinde ve birbir arasında koordineli olmalıdır.
Nefes: İşte Pilates’in bir başka önemli prensibi... Doğru nefes almak, her zaman olduğu gibi, bu sistem için de esas unsur. Nefes, acele etmeden ve sırtın arkasına doğru alınmalı ve verirken, tamamı dışarıya bırakılmalıdır. Nefesin tamamını vücuttan boşaltmak, aynı zamanda kanın temizlenmesini de sağlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder